KUCAKLAMA BENİİİİ
İnternette okumuş olduğum şu araştırma yazısı,bu kabus dolu karantina günlerinde beni içten içe yaraladı. Sevginin ve sıcaklığın hasretini duyduğumuz bu günlerde ,ileride oluşacak samimiyetler yerine buzulları haber veriyor sanki.
Araştırmaya göre; ‘’ küçük yaşta sevgiyle kucaklanmayan yetim çocuklarda oxytocin (oksitosin) hormonu eksikliği varmış. Beynimizin ortalarında bir yerlerde, mini minnacık bir bölge, bizi annemize, sevgilimize, eş ve dosta bağlayan bu hormonu üretmekle meşgul her gün. Küçük bir çocuğu annesiyle sarmaş dolaş oynaşmaya bırakın, sonra çişindeki oksitosin düzeyine bakın. Şaşırarak göreceksiniz ki, çocuğun beyni annesiyle geçirdiği o mutlu anlara bol bol hormon salgılayarak reaksiyon vermiş! Kimsesiz ve yetim büyüyen çocuklarda bu hormon yükselmiyormuş. Bundan başka, bir de vasopressin diye bir hormon varmış ki, böyle çocuklarda hiç aramayacakmışsınız. Çünkü neredeyse laborantların gözünden kaçacak kadar düşükmüş bu hormon. Bu iki hormon, isimlerini telaffuz edemesek de, vücudumuzda dolaştıklarını bilmesek de bizlere lazım. Bizi insan yapan, diğer insanlara bağlayan, sosyal davranışlarımızı etkileyen hormonlar bunlar. Kucaklanacağız, oksitosinimiz ve vasopressinimiz artacak. Bu bizi mutlu edecek ve daha çok kucaklanmak isteyeceğiz. Birbirimize yakınlaşacağız. Oksitosinsiz ve vasopressinsiz hayatın tadı tuzu yok. Onlar olmadan, bizler ovalarda tek başına dolanan, ne köy ne de kasaba kurmaya ihtiyaç duyan, ailelerimizden zevk alamayan birer biyolojik hayvandan başka bir şey olamazdık. Pekiyi bu hormonsuz çocuklara ne olacak? Hayatın getirdiği şartlardan sağ salim kendilerini kurtarabilirlerse, kolu bacağı yerinde diye toplum olarak büyütmüş olmaktan böbürleneceğimiz gençler olacaklar. Ama sosyalleşmekten zevk almıyorlarmış, insanlarla iletişim kurmaktan, acımaktan, sevmekten, iyilik yapıp mutluluk duymaktan bi haberlermiş, ne gam?’’
Yazının derinliğine inecek olursak,şu anda kendi ülkemizde ve dünyanın tamamında bir test yapılsa eminim eksilerde gezer test sonuçları.Belki dünyanın başka ülkelerinde bireysel yaşamaya alışmış olan insanlar için ,ölçüm cihazlarının ibresi çok az oynamıştır,ama bizim insanımız gibi,daha doğuştan mıncıklanmaya ,öpüp koklanmaya,kocaman kanatlarla kucaklanmaya alışmış bir millet için sanırım ibrenin ayarı iyice bozulmuş,seviyeyi tutturamamanın acısını çekiyordur.Ruhi dengelerin dumura uğraması da sanırım bundan.Tarihte hiçbir zaman ferdi olarak yaşamamış,hep koloniler halinde yaşamış Türk insanı ,diğer dünyalılara göre,daha ağır bir sınavdan geçiyor.
Dilerim sonumuz hayırlı olur…
0 Yorum